“Sanayi” anlayışı, son yıllarda giderek artan hızda değişim yaşıyor. Dünya çapında yaşanan bu değişikliklerden etkilenmeden faaliyete devam etmek artık mümkün değil. Artık çoğu şirketin geleceği bu değişime ne kadar ayak uydurduklarına bağlı hale geldi.
Önceleri şirketler, hammadde girişinden son mamul çıkışına kadar tüm süreci kendi içlerinde gerçekleştirirlerdi. Bu nedenle çok farklı bölümlerin eş zamanlı olarak üretime katkı verdikleri, kalabalık çalışan sayısına sahip ve yönetimi zor / hantal yapıdaydı. Üretici az, tüketici fazla sayıdaydı. Tüketici talepleri ve kalite önemsizdi. Ne üretsen satılıyordu.
Günümüzde ise işletmeler sürecin tamamını kendi içlerinde tamamlamak yerine, önemli bir bölümünü tedarikçiler aracılığı ile ara mamul olarak alıp son mamul haline getirmeyi tercih etmekteler. Öte yandan tüketici sayısı yine fazla ancak üretici sayısında da çok ciddi artış var. Beraberinde üreticiler arasında rekabeti körükleniyor. İşletmeler hiçbir dönemde olmadığı kadar tüketici taleplerine önem vermeye ve kaliteyi belirli bir seviyeye çıkarmaya çalışıyor.
Sanayinin yaşadığı bu evrim, doğal olarak “tedarikçi” olarak üretim yapacak yan sanayilerin gelişimine önemli katkı sağladı. Günümüzde ülkemizdeki küçük ve orta büyüklükteki sanayinin çok önemli bir bölümü, yerli ya da yabancı ana sanayinin tedarikçisi olarak çalışıyor.
Ana sanayi olarak kabul edilen büyük şirketler tedarikçilerini seçerken sadece fiyat ve kaliteye bakmıyor. Bu şirketler tedarikçilerinin iş süreçleri ve imalat esneklikleri yanında iş sağlığı, güvenliği, çevre ve kalite standartları konularındaki uygulamalarını da seçim kriteri haline getirdiler.
Öte yandan iş sağlığı ve güvenliği süreçlerinin iyi yönetilmemesi sonucu oluşabilecek kaza ve hastalıklar nedeniyle ödenen tazminatlar, ekonomik olarak zaten kırılgan olan küçük ve orta boyutlu işletmelerin sonunu getirebiliyor.
Ana sanayi kuruluşları, hem mevcut tedarikçilerini hem de adayları, kendi personeline denetletip istedikleri standartları sağlama oranlarına bakıyor. Beklenti karşılanmıyorsa mevcut tedarikçisi olan sözleşmesini iptal ediyor. Yeni tedarikçi seçiminde de beklentileri karşılayamıyorsanız doğal olarak eleniyorsunuz.
İş sağlığı ve güvenliği gerekliliklerini sahiplenmek ve uygulamak artık küçük ve orta boyutlu işletmelerin geleceğini belirlemesi adına, hiçbir dönemde olmadığı kadar önemli hale geldi. İş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının doğru şekilde yönetilmesi ve beklenen sonuçlara ulaşması için Mart 2018 tarihinde yayımlanacak olan ISO 45001 standardının uygulanması “LÜKS” değil bir “GEREKLİLİK” haline dönüşüyor.
Küçük ve orta boyutlu şirketlerin uymayı taahhüt ettiği diğer kalite standartları (ISO 9001, ISO 14001 vb.) ile birlikte ISO 45001 İş Sağlığı Ve Güvenliği Yönetim Sistemi’nin uygulamaya konması, şirket itibarını ve seçilebilirliğini son derece olumlu etkiliyor.
İşletmelerin iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarına ve ISO 45001 sistemine uyumu sanıldığından çok daha kolay şekilde yapılabiliyor. Sonuç olarak ISO 45001 sistemi, küçük ve orta boyutlu işletmelerin, kendi geleceklerine yaptıkları en önemli yatırım olarak görülüyor ve öneriliyor.
#ıso45001 #küçükveortaboyutlusanayi #işsağlığıvegüvenliği #osgbhizmetleri #apakosgb